Sn. Tanju Armaoğlu’nun Konuşması

30 Aralık 2016

Sayın misafirlerimiz,

76 yaşımdayım ve 4.5 seneden beri KOAH hastasıyım. Sizlere hastalığımı anlatmadan önce iki hususa açıklık getirmek istiyorum.

Birincisi; bugüne kadar toplum önünde hiç konuşma yapmadım. Ancak hocalarım bir KOAH hastası olarak yaşadıklarımı, düşüncelerimi, duygularımı sizlere sunmamı istediklerinde tekliflerini tereddütsüz derhal kabul ettim. Zira bu konuşmamla bir KOAH hastası olarak sizlere ve topluma ufacık bir katkım olacaksa mutlu olacaktım. Sonuç olarak konuşmamda sürçü lisan eylersem affola.

İkincisi; sizlere rahatsızlık vermemek için  ‘’balgam ifrazatını’’ sadece “ifrazat” olarak ifade edeceğim.

Sene 1956 Mülkiye birinci sınıftayım. Biraz yaramaz bir talebeyim. Sene içinde doğru dürüst ders çalışmıyorum. Sene sonu imtihanları için mayıs ayı geldiğinde kampa çekiliyoruz. Gece sabaha kadar ders çalışıyoruz. Ancak uykusuzluğa dayanamıyorum. Bir arkadaşım sigara içmemi sigaranın uykuyu açtığını söyledi. Başladım. Hay başlamaz olaydım!

Evet sigaralar uykuyu açtı ve sınıfı geçtim. Ancak ileride hayatımı karartacağını hiç düşünmedim. Sağlığına düşkün bir insan olarak her sene check-up yaptırdım. Devamlı gittiğim doktorumu hiç unutmuyorum. İlk muayene esnasında sigara içip içmediğimi sordu. İçtiğimi söyleyince sigara konusunda  uyarılarda bulundu. Bırakmamı istedi. Başımı öne eğerek “peki” dedim. Muayenehaneden çıktım, hemen bir sigara yaktım. Zira doktoruma “peki” demiştim!

Her sene çektirdiğim akciğer grafileri çerçevesinde bana uyarılarda bulunuyor ve gidişin iyi olmadığını söylüyordu. Uyarıları her seferinde kısalıyordu. Zira doktorumun bütün ikazlarına rağmen sigara içmeye devam edince, bu konuda benim söz dinlemediğimi anlamıştı. Onun yapacağı birşey yoktu artık.

Sene 2011 ve temmuz ayı. Bir takım rahatsızlıklarım nedeni ile doktoruma gittim. Tetkiklerin sonunda kendi çalıştığı hastanenin göğüs hastalıkları bölümüne gitmemi istedi. Ertesi gün gittim. Muayene ve tetkikler. Beklenen netice gelmişti. Tam 55 sene deliler gibi sigara içersem sonuçta olacağı buydu. Teşhis ilerlemiş bronşitti yani büyük harflerle K-O-A-H. Derhal sigarayı bırakmam ve KOAH tedavisine başlamam istendi.

Hani bir türkü vardır,’’Kendim ettim, kendim buldum, gül gibi sararıp soldum”. İşte bu türküyü söylemenin tam zamanıydı.

Hastanenin bahçesine çıktım. Oturdum, düşündüm. Sigarayı bırak dendiği zaman verilen cevap daima ‘’bırakacağım’’ oluyordu. Arkadaş ne zaman bırakacaksın? Cevap yok.

Kararımı o anda verdim ve SİGARAYI BIRAKTIM. Üstümdeki sigara paketini ve çakmağımı derhal çöpe attım. Atış o atış. 4,5 sene geçti. Bir tane dahi adı batasıcadan kullanmadım. İlk üç gün beynimde sigarayı bırakmanın mücadelesini verdim. Ancak “BIRAKACAĞIM” değil “BIRAKTIM” demiştim. Sözümü tuttum. Hastane bahçesinde ‘’SİGARAYI BIRAKTIM’’ kararını verdiğim anda, ölüm yerine yaşamanın daha güzel olduğunu da çok kuvvetli bir şekilde hissettim. Buraya kadar anlattıklarım çerçevesinde sonuç olarak şuna inanıyorum, sigarayı bırakmaya karar verdiğiniz takdirde Anadolu insanın tabiri ile masaya bir yumruk atın ve “BEN BU MERETİ BIRAKTIM” deyin.

Ancak bir tane içmekle bir şey olmaz demeyin. Kesinlikle içmeyin sabredin. Sabrın sonu selamettir.

Sigarayı bıraktıktan sonra kendime bazı sorular sordum ve yanıtlarını yine kendim verdim.

  • Sabahleyin kahvaltıdan sonra bir bardak çay daha içeriz ve bir sigara yakarız. Bu yaktığımız sigara kahvaltıyı, son çayımızı daha tatlı hale mi getiriyor? HAYIR.
  • Öğle yemeklerinden sonra genellikle kahve içeriz. Sade kahve ile bir sigara içersek kahve şekerli mi oluyor? HAYIR.
  • Akşam yemekte alkol alıyorsak. Alkolle beraber 1-2 sigara yakarız. Yaktığımız sigara alkolü daha mı içilir hale getiriyor? HAYIR.
  • İş yerimizde personelimiz bir hata yaparsa sinirleniriz ve arka arkaya 2- 3 sigara yakarız. Sinirimiz sigara içince geçiyor mu? HAYIR.

Sigarayı bıraktıktan sonra çevremdeki sigara içenlerin hepsine bu sualleri sordum. Aldığım cevaplar hep HAYIR oldu. Hayır, cevapları verenlerin hepsi maalesef içmeye devam ediyorlar. Bu ifadelerimden sonra “madem bunları düşündün, daha evvel düşünüp içmeseydin ve KOAH olmasaydın” şeklinde düşündüğünüzden eminim.   Cevabım bir atasözüne gönderme ile olacak. ’’Türkün aklı KOAH olduktan sonra gelir’’.

Şimdi sizlere KOAH’lı yaşantımdan bahsetmek istiyorum.

Malumlarınız olduğu üzere KOAH ifadesindeki K harfi ‘’kronik’’ yani uzun süredir devam eden ve geçmeyecek olan anlamı taşımaktadır. Şu anda ciğerlerimin yüzde kırkı  çalışmıyor. Dolayısıyla yapılan tedavilerin amacı,  hastalığımdaki mevcut durumun ilerlemesini önlemeye çalışmak ve yaşam süresini uzatmak. Sonuç olarak, KOAH yapılan tedavilerle iyileşmeyen bir hastalık olduğu gerçeğini kabul ederek yaşantımı ve yaşam felsefemi ona göre ayarlamak durumundayım.

Ancak KOAH’lı hayatın hiç de kolay olmadığını üzülerek ifade etmek istiyorum. KOAH’ta en önemli sorunlar nefes darlığı, öksürük ve ifrazat çıkarmadır.  Ben bu sıkıntıları genellikle geceleri yaşadım. Gece yatıyorsunuz ve çok kısa bir zaman sonra kuru öksürük başlıyor. Genzinizde yapışkan bir madde hissediyorsunuz. Oradan onu çıkartmak birkaç dakika mı yoksa 1 saat mi devam edecek belli değil. Kuru öksürük kriz halinde ve çok kuvvetli bir şekilde devam ediyor, perişan oluyorsunuz. O andaki ifrazat miktarınıza bağlı olarak kriz devam ediyor.

Krizler geceleri birkaç defa olabiliyor. Bu durumda uyumak söz konusu olmuyor. 4,5 senelik hastalığım müddetince samimi olarak ifade ediyorum ki bir gece olsun deliksiz bir uyku uyumadım. Sabahleyin yataktan nasıl kalkabildiğime hep hayret ediyorum. Ayrıca nefes darlığı nedeniyle artık eskisi gibi yürüyemiyorsunuz. Nefesiniz yetmiyor, sizi sıkıştırıyor. KOAH’tan önce 10-15 metrelik rampayı çok rahatlıkla çıkarken şimdi 1-2 defa durmak, mola vermek durumunda kalıyorsunuz. Nefes darlığının yıllar içinde artış göstereceği de ayrı bir konu.

Yaşınız 50’nin üstünde ise doğal olarak mide rahatsızlıkları, tansiyon, kalp yetmezliği, diabet gibi bir takım hastalıklarınızın da olması söz konusu. Bu durumda KOAH ve diğer tüm hastalıklarla ilgili sorunlarınız ikiye katlanıyor. Ayrıca içtiğiniz çok sayıda ilaçlar ile ilgili bir takım yan etkileri yaşıyorsunuz.


KOAH hastalığınıza ait şikayetlerinize ek olarak önemli olan bir konu da sosyal hayatınız bitiyor. Ailenizle, dostlarınızla bir yemek yiyemiyorsunuz. Sinemaya, tiyatroya gidemiyorsunuz. Yakınlarınızın, dostlarınızın mutluluk dakikalarına istediğiniz gibi eşlik edemiyorsunuz. Zira öksürük, ifrazat krizlerinin ne zaman geleceğini bilemiyorsunuz. Bu krizler geldiği zaman etrafınızdaki insanları rahatsız etmeye hiç hakkınızın olmadığını biliyorsunuz.

KOAH hastalığına karşı alınması gereken önlemleri kendimce sıralamaya çalıştım.

  • Genç nesle sigaranın zararlarını ve KOAH hastalığını anlatmak için gerekli aktivitelerin arada sırada değil bir program dahilinde devamlı yapılması.
  • Sigara içenlerde KOAH taramalarını yapılması.
  • KOAH hastalarına tedavi imkanlarını geniş bir şekilde sağlamak.

KOAH’ la mücadele bağlamında bu üç maddede özetlediğim tedbirlerin Türkiye çapında başta devlet ve tüm sivil toplum örgütleri kanalı ile organize edilmesi gerekiyor. Bu düşünceden hareketle toplumu bilgilendirmek ve hastalara daha iyi sağlık hizmeti sunmak amacıyla kurulmuş olan KOAH Hastaları Derneği yöneticilerine teşekkür ediyor ve çalışmalarında başarılar diliyorum.

Sözlerimi bir Karadeniz fıkrası ile bitireceğim. Karadenizliyi işlediği bir suçtan dolayı idam edecekler. Son arzusunu soruyorlar. Cevap “Aha bu bana ders olsun” diyor. Ben de diyorum ki; KOAH’ tan yaşadıklarım sigara içenlere ders olsun.

Sizlere sağlık, mutluluk dolu güzel günler diliyor, saygılarımı sunuyorum.